Fotoğraf Galerisi
http://address-estate.com/component/content/category/9-kuzey-k%C4%B1br%C4%B1s.html?Itemid=511#sigProId5453fe48cb
Antik Salamis şehri, Tefkros tarafından Gazimağusa'nın kuzeyinde, Tunç Çağı'nda kurulmuştur. Antik kentteki en eski bulgular, M.Ö. 11. yüzyıla kadar uzanmaktadır. 1952-1974 yılları arasında yürütülen kazılarla keşfedilen Salamis Antik Kenti, Kuzey Kıbrıs'ın ziyaret edilmesi gereken en önemli yerlerinden biridir. Antik kenti ziyaret ederken görebileceğiniz spor salonu, hamamlar, forum ve agora kalıntılarının hepsi Roma Dönemi'nden kalmadır.
Girne Limanı'nın yanında yer alan Girne Kalesi, Kuzey Kıbrıs'ta görülmesi gereken farklı yapı tarzlarını bir araya getirerek sizlere sunmaktadır. Venedik kalesi duvarlarının ardında, St George Kilisesi, kraliyet daireleri, Bizans Şapeli veya Fransız zindanlarını bulabilirsiniz. Gemi enkazı müzesinde bulunan geminin, M.Ö. 300 civarında battığı ve şimdiye kadar denizin dibinden kurtarılan en eski gemi olduğu tahmin edilmektedir.
Kuzey Kıbrıs'ın ilk modern marinası olan Karpaz Gate Marina, eşsiz ve el değmemiş bir yerde, lüks bir hizmet sunmaktadır. 5 Altın Çapa ödüllü yat limanı, yatlar için özel olarak hizmet vermek için tasarlanmış olup, birinci sınıf vakit geçirme ve teknik imkânlar sunmaktadır. Marina sizlere, güzel vakit geçirebilmeniz için yürüme yolu üzerindeki restoran ve mağazalar gibi bir çok imkan sunmaktadır.
Girne'nin doğusunda, Beşparmak Dağları’nın eteklerinde yer alan ortaçağa ait Bellapais Manastırı, dünyanın dört bir yanından gelen turistleri, benzersiz gotik mimarisi ve şaşırtıcı manzarasıyla büyülemektedir. 1953-1956 yılları arasında Bellapais Köyü'nde yaşarken "Acı Limonlar" kitabını yazan dünyaca ünlü İngiliz yazar Lawrence Durrell, manastırlara olan hayranlığını sürekli dile getirmekteydi. Manastırın yanında yaşadığı ev de pek çok ziyaretçinin dikkatini çekmektedir.
Akdeniz'in el değmemiş plajlarından biri olan Altın Kumsal, açık mavi denizi ve kumlu sahili ile Karpaz Yarımadası boyunca 2 km uzanmaktadır. Altın Kumsal’da, kilometrelerce sahil kenarında yürüyebilir ve masmavi sulara dalarak serinleyebilirsiniz.
Girne Kalesi içerisinde yer alan Gemi Enkaz Müzesi’nde, yaklaşık 2300 yıl önce Girne’de batan bir yük gemisi sergilenmektedir. 1965 yılında denizin 30 metre aşağısında yerel bir dalgıç tarafından keşfedilen geminin, 1967-1969 yılları arasında Pennsylvania Üniversitesi bünyesindeki deniz arkeologları tarafından enkazı çıkarılmıştır. Büyük İskender döneminde, bilinen en eski batık olan geminin, Karbon 14 yaş belirleme tekniği ile M.Ö. 389 yılına ait olduğu belirlenmiştir.
Beşparmak Dağları'nda konumlanan üç kaleden biri olan St. Hilarion Kalesi, dağın batısında, deniz seviyesinden 700 metre yükseklikte bulunmaktadır. 10. yüzyılda Kudüs'ten Kıbrıs'a göç eden ve orada son yıllarını dua ederek geçiren bir azizin adını taşıyan manastır ve kilise, kaleye eklenmiştir. Ünlü Walt Disney, bilinen "Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler" çizgi filmindeki kaleyi, St. Hilarion Kalesi’nden esinlenerek yaptığı söylentiler arasındadır.
Sadece Lefkoşa’nın değil, aynı zamanda adadaki Osmanlı mimarisinin en önemli eserlerinden biridir. 1572-1579 yılları arasında, Bursa’nın Koza Han’ı örnek alınarak kare planlı ve iki katlı olarak inşa edilmiştir. Toplam 68 odası olan Han’ın, eskiden zemin katındaki odalar ticari dükkan, üst katındaki odalar ise otel odası olarak kullanılmaktaydı. Han, günümüzde ise el sanatları ve hediyelik eşyaların satıldığı bir seyahat ve eğlence merkezi olarak kullanılmaktadır.
Resmedilmeye değer limanı ve yanı başındaki kalesi ile Girne, Kıbrıs’ın İncisi olarak adlandırılmaktadır. Şehir merkezinde kurulmuş at nalı şeklindeki tarihi Girne Limanı, Girne’de ilk başta görmeniz gereken yerlerden biridir. Limanda demirlenmiş yat ve renkli balıkçı tekneleri, burayı yerliler ve turistler için favori yerlerden biri haline getirmektedir. Limanın etrafı, Venedik yerleşimlerinden ya da harnup ambarlarından dönüştürülen restoran ve barlarla çevrilidir.
İngilizlerin ‘Panhandle’ olarak adlandırdığı Karpaz Yarımadası, Kıbrıs’ın kuzey doğusundaki zamanın durduğu toprak parçasıdır. Bunun yanı sıra, insanların denize girmesinin yasak olduğu kilometrelerce Karpaz sahilleri bulunmaktadır. Antik kentler, bazilikalar, kalıntılar ve mezarlar sizler tarafından keşfedilmeyi bekliyor. Yarımadanın en ucunda bulunan Apostolos Andreas Manastırı, mucize işçi St. Andrew’e adanmıştır. Ayrıca Karpaz, meşhur eşekleri ile de bilinmektedir.
Mağusa’da bulunan Glapsides Plajı, bir plajdan isteyebileceğiniz her şeye sahiptir. Kilometrelerce uzanan kıyı şeridine, bembeyaz kumlara ve tertemiz suya sahiptir. Halka açık olan plajda restoran, pedallı tekneler, jet ski, pedalo, şezlong ve duşlar bulunmaktadır. Dj ile restoran ve bar her zaman canlıdır. Denizi sığ ve sakin olduğundan dolayı çocuklar için de muhteşem bir yerdir.
Mavi Köşk, 1973 yılında, Kıbrıslı Rum girişimci ve gizemli Byron Pavlides tarafından yaptırılmıştır. Yunan, İtalyan, Türk ve Doğu Akdeniz mimarisini temsil eden villa, iki kat ve toplam 16 odadan oluşmaktadır. Zamanının en güncel yapı teknikleri kullanılarak inşa edilen villada, evden sığınaklara giden 2 gizli tünel bulunmaktadır. Burayı ilginç kılan, odaları ve bina hakkındaki gizem ve efsanelerdir.
Mağusa, eski ve modern binaları ve zengin tarihi ile Akdeniz’in kendine has, güzel bir şehridir. Şehir turu yapmak için ideal bir yerdir. Eski Mağusa suriçine girmek için görkemli kapıdan geçtikten sonra, modern ticari şehri geride bırakıp, açık hava müzesine girmiş gibi hissedersiniz. Buranın incisi, günümüzde Lala Mustafa Paşa Camii olarak kullanılan St. Nicholas Kathedrali’dir. Lefkoşa’da Kıbrıs’ın kralları olarak taçlanan Kudüs krallarının yokluğundan sonra Lüzinyan kralları, Mağusa’da taçlanmıştırlar. Suriçi’nin kalın, ağır Venedik duvarlarının özellikle denize doğru olan ve Deniz Kapısı’nı çevreleyen kısmı sizlere yürüyüş yolları sunmaktadır. Venedik’in varlığından hiç şüphe ettirmeyen Deniz Kapısı yakınında bulunan St. Mark’ın aslan heykeli ve yakınlardaki Othello Kalesi, adını Shakespeare'e borçludur. Tarihi yapıların yanı sıra, şehrin tam kalbinde, ihtiyaçlarınızı karşılamanızı sağlayacak trafiğe kapalı sokaklarda, dükkanlar, restoran ve kafeler bulmanız da mümkündür.
Deniz seviyesinden 700 metre yüksekte olan Kantara Kalesi, Girne Dağları’nın en doğusunda bulunmaktadır. Kuzey kıyı şeridine, Mesarya Ovası’na ve Karpaz Yarımadası’na yukarıdan bakması, kaleye stratejik avantajlar sağlamaktadır. 100 yıl öncesinde üst katların yok olmasına rağmen, alt katlardaki bekçi evi, Castellan’ın daireleri, barakalar, kalenin batı tarafındaki geniş depo alanları ve derin sarnıçlar halen daha ayakta durmaktadır. Çevre duvarları takip ettiğiniz zaman, daha fazla kalıntı görebilir ve her döndüğünüz köşede nefes kesen manzaralarla karşılaşabilirsiniz. Uzun oklarla silahlanan okçuların düşmana ateş ettikleri ve kendilerini korumaya aldıkları uzun ok yarıklarıyla donatılan kuzeydoğu kulesi kaçırılmaması gereken bölümlerden biridir. 101 odadan oluşan Kantara etrafında yürümek aceleye getirilmemelidir. Çünkü efsaneye göre, 101. odayı bulan kişi cennete gidecektir.
St. Barnabas Manastırı, Mağusa’da Tuzla köyüne yakın bir yerde bulunmaktadır. Antik Salamis’te yaşayan Barnabas, MS 45’li yıllarda Kıbrıs’ın tamamına, özellikle Salamis çevresine, İncil’i yaymıştır. 477 yılında Bizans imparatoru Zeno tarafından yaptırılan manastır, Salamis Nekropolü’nün batı ucunda ve Kraliyet Mezarları’nın yakınında bulunan Apostle Barnabas mezarının yanına inşa edilmiştir. St. Barnabas Manastırı’nın inşasından 2 yüzyıl sonra, saldırılar sırasında yıkılmış ve günümüze sadece yapının temeli ulaşabilmiştir. Günümüzdeki St. Barnabas Manastırı, 1750 yılından kalmadır. Manastır şu an, İkon Müzesi ve Arkeoloji Müzesi olmak üzere 2 müzenin bulunduğu tarihi bir mekan olarak hizmet sunmaya devam etmektedir. Arkeoloji Müzesi, bölgeden ve özellikle Salamis arkeolojik alanındaki antik el yapımı eşyalar üzerine yoğunlaşmaktadır. İkon Müzesi’nde ise St. Barnabas Manastırı dahil olmak üzere Mağusa bölgesindeki 18.yy’dan kalan kiliselerden toplanan çeşitli ikonlar sergilenmektedir.
Kesme taşlarla inşa edilen zindan, Venedik Sarayı’nın avlusunda yer almaktadır. Oyun yazarı ve şair olan Namık Kemal, Osmanlı padişahlarını eleştirdiği bir oyunundan dolayı Kıbrıs’a sürgüne gönderilmiş ve 38 ay boyunca bu zindanda hapsedilmiştir. Zemin katta, sarayın avlusuna açılan bir kapı ve demir parmaklıklı küçük bir pencere bulunmaktadır. Kesme taştan yapılan dik bir merdiven ise, Namık Kemal’e ait belgelerin sergilendiği bir üst kata çıkmaktadır. Zindanda sadece iki pencere bulunmaktadır.
Vuni Sarayı, Gemikonağı’nın 9 km batısında ve deniz seviyesinden 250 m yüksekte bulunmaktadır. MÖ 500 yıllarında Soli şehrini kontrol altına alabilmek için inşa edilen saray, MÖ 380 yılında bir ateş ile yerle bir edilene kadar Soli halkına ev sahipliği yapmıştır. Merkez avlunun üç yanına dizilmiş toplam 137 odadan oluşan saray kompleksi, Soli Antik Kenti'nin doğusundaki yüksek bir tepede yer almaktadır. Vuni sarayından günümüze, girişi, konut odaları, sütunlu avlusu, mutfak avlusu, sarnıcı, tahıl ambarları, banyoları, oturma odaları ve ofisleri kalmıştır.
Müze, St. Mamas Manastırı yanındaki Güzelyurt piskoposunun eski sarayında yer almaktadır. Müzenin zemin katı doğal tarihe, jeolojik örneklerin tutulduğu alanlara, doldurulmuş balık heykellerine, memelilere ve Kıbrıs'a özgü kuşlara ayrılmıştır. Müzenin üst katı ise, Neolitik ve Tunç Çağı’na ait arkeolojik bölüme ev sahipliği yapmaktadır. İkinci ve üçüncü odada ise Tumba Tou Skuru yerleşimine ait bulgular sergilenmektedir.
Yükselen Gayrimenkul Değerleri: Son on yılda Kuzey Kıbrıs’ta gayrimenkul değeri istikrarlı bir şekilde artmıştır. Büyüyen turizm endüstrisi, altyapı gelişimi ve istikrarlı siyasi iklimin birleşimi bu yükselişe katkıda bulunmuştur. Gayrimenkul fiyatları son yıllarda önemli bir artış görmüş olsa da, potansiyel sermaye artışı için hala yer vardır.
Güçlü Kiralama Talebi: Kuzey Kıbrıs’taki turizm endüstrisi gelişmektedir ve her yıl milyonlarca ziyaretçiyi cezbetmektedir. Bu artan turist sayısı, özellikle zirve tatil sezonlarında kiralık gayrimenkul talebini artırmıştır. Kuzey Kıbrıs, tatil dairelerinden lüks villalara kadar geniş bir kiralama fırsatı sunmaktadır, bu da yatırımcıların çeşitli tüketici tercihlerine uyum sağlamasına olanak tanır.
Avantajlı Vergi Faydaları: Kuzey Kıbrıs’ta gayrimenkul yatırımının bir önemli avantajı da uygun vergi ortamıdır. Hükümet, düşük gayrimenkul vergileri ve sermaye kazancı vergisinden muafiyet gibi yatırımcı dostu vergi politikaları uygulamıştır. Bu teşvikler, yatırımcılara getirilerini maksimize etme ve karlarının daha büyük bir kısmını elde etme fırsatı sunar.
Gelişen Altyapı: Kuzey Kıbrıs hükümeti, altyapıyı geliştirmek için büyük yatırımlar yapmıştır, bu da gayrimenkul değerlerini olumlu etkilemiştir. Yeni yollar, havaalanları ve eğlence tesislerinin inşası, bölgenin genel cazibesini artırmış, daha fazla turist ve yatırımcı çekmiştir. Altyapı genişlemeye devam ettikçe, gayrimenkul fiyatlarının daha da yükseleceği ve böylece potansiyel bir kar elde edileceği beklenmektedir.
Stabil Siyasi İklim: Kuzey Kıbrıs, istikrarlı bir siyasi iklimden faydalanır, bu da yatırımcılar için güvenli bir ortamın varlığını sağlamak açısından önemli bir faktördür. Hükümet, yabancı doğrudan yatırımı teşvik etmekte ve mülkiyet haklarını korumak için politikalar uygulamaktadır. Bu istikrar, uzun vadeli karlılık için sağlam ve güvenli bir ortam sağlar, böylece gayrimenkul yatırımcıları güvence altında olur.
Çeşitlendirme Potansiyeli: Kuzey Kıbrıs’ta yatırım yapmak, bir kişinin gayrimenkul portföyü içinde çeşitlendirme fırsatı sunar. Diğer Akdeniz destinasyonlarına kıyasla nispeten uygun fiyatlı gayrimenkul fiyatlarına sahip olması, yatırımcıların bölgenin büyüme potansiyelinden faydalanabilmesine olanak tanırken, risklerini farklı pazarlar arasında dağıtabilir. Bu çeşitlendirme stratejisi, genel karlılığı artırabilir ve piyasa dalgalanmalarına karşı koruma sağlayabilir.